11 Şubat 2013 Pazartesi

NASUH MAHRUKİ


H.Çiçeksever — 14 Kasım 2011
NASUH  MAHRUKİ…..H.Çiçeksever’den..
 Deprem, doğal afetler deyince ilk aklıma gelen isim Nasuh Mahruki oluyor.AKUT kurucusu bu yüce ruhlu genci ilk defa kızım Büyükada’da okurken tanışmıştık, birlikte çay içmiş sohbet etmiştik. Yıllar sonra Çığrağan’da bir sergide konuştum, hatırlamaz tabi fakat gözüyle adeta resmimi çekip hafıza kaydına aldığını  gözlerinin refleksinden anladım. Özel bir genç. Geçen yıl üye olduğum Collection Club derneğinde babasıyla tanıştım.
Allahın insana en büyük lutfu hayırlı evlattır! Her ağaç kendi cinsinden meyve verdiği gibi insanlık ağacı da kendi soyundan benzer meyveler veriyor. Her anaya hayırlı evlat doğurmak nasip olmaz.
Ben Nasuh’un başarılarına, kibarlığına, insani yanına, daha da önemlisi yüksek enerjisine ve yürekliliğine  hayranım.Bu enerjinin kaynağı nereden geliyor?
Mahruki soyadı, Mahruki “yanarak ölen”, “yanmış” anlamındaki Osmanlıca kelimeymiş.  Atatürk’ün mirasını taşımaya çok yakışan kendi Everestine ulaşmış olduğunu düşündüğüm özel bir genç olan Nasuh şöyle anlatıyor:
“ 200 yıldan fazladır İstanbul’da yaşayan köklü ve varlıklı bir aileden geliyorum ve hem ailemden hem de Türklüğümden büyük gurur duyuyorum.
Büyükbabamın büyükbabasının babası, 1822 yılında Sakız Adası’nda çıkan Rum isyanını bastıran ve Sultan II. Mahmud’un, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak kendisine verdiği bu görevi eksiksiz yerine getirdikten sonra, burada şehit düşen (Nasuh oğlu) Kaptan-ı Derya Ali Paşa’dır.
İsyan bastırıldıktan ve bütün kontrol Osmanlı Donanması’na geçtikten sonra, Osmanlıların Sancak Gemisi’ni ateş kayıklarıyla düzenlediği saldırıda yakmayı başaran ve Yunanlıların “Kara Ali” dediği büyük büyük büyük dedemi şehit eden Kanaris adlı gözüpek Yunan denizci, kendi ülkesinin milli kahramanlarından biridir. Sakız adasının en büyük meydanındaki en büyük heykel, bu olayın anısına dikilmiş Kanaris’in heykelidir. Bugün ailemizin soyadı olan Mahruki, yani “yanarak ölen”, “yanmış” anlamındaki Osmanlıca kelime de bu olaydan ailemize şerefli bir miras olarak kalmıştır.”
İşte aile mirasının taşıyıcısı. Kan kokar, soy çeker..Kargayı bülbül gibi öttüremezsiniz. Otu çek köküne bak , asil azmaz kemre tozmaz.  İşte Nasuh, cesur bir soy ağacının Cumhuriyet meyvesidir. Bu 29 ekimde 90 kişilik arkadaş ekibiyle Bağdat caddesindeki yürüyüşe katılarak sosyal  sorunlara duyarlılığını  da göstermiştir.
Bence heykeli dikilecek bir çocuk.
Günlerdir depremi içimiz yanarak izliyoruz.  Acaba  düşünüyor muyuz?
Kötü binalara imza atanları, yapanları, insanların ölümüne neden olan hainleri ve yıkılmayan binaları yapan sorumluluk sahibi insanları düşünüyor muyuz?
Evden yollanan eski eşyalarla yardım yaptığımızı sanıyoruz, esas yardımın enkaz altından insan çıkarmak olduğunu, AKUT gibi çalışan kimi Japonya’dan, kimi başka diyarlardan  gelerek “can” kurtaranların fedakarlıklarını hiç düşünüyor muyuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder