11 Şubat 2013 Pazartesi

CONTEMPORARY'10 İSTANBUL


H.Çiçeksever — 26 Kasım 2010
CONTEMPORARY’10  İSTANBUL..H.Çiçeksever’den
 
Lütfü Kırdar Uluslararası  Kongre ve Sergi Sarayı- Rumeli Salonunda  açılan sergiyi gezdim. Türkiye’nin en büyük çağdaş sanat etkinliği ünvanına sahip Contemporary   İstanbul’un koleksiyonerlere yönelik ön izleme sergisi olarak halka açılmış bulunan üç günlük  fuar, yurtdışından 37, Türkiye’den 43 galeri toplam 420 sanatçının 2 bin eseriyle buluşturuyordu.
Uluslararası barışın Sanat yoluyla başarılacağına inanıyorum. Yıllardır hep söylediğim bir söz vardır; Çağın dili sanat, öğretmeni sanatçı” iki yıldır İstanbul’da yapılan bu etkinlikler fikrimi doğrular nitelikte. Sergide yaratıcılık olağanüstü, gezerken insanın  adeta beyni yoruluyor.
Sergide görev alanlar, sanatçılar giyimleri ve tarzlarıyla dikkat çeken gençleri beğeniyorum, yeniliğe ve çağdaşlığa çabuk ayak uyduruyorlar. Bu millet sentezde başarılı, Atatürk’ün dediği gibi; “kabiliyetli”.

Eserlerde rekor fiyatlarla birlikte sosyal sorunlara duyarlılık dikkat çekiyor. Bir reyonda klise canlandırılmış, simsiyah her şey. İlgili Hollanda’lı  beyle  çat-pat konuştuk nedir bu diye. Kareli takım elbise giymiş, ceketinin arkasında Hollanda kraliyet tacı ve sembolü baskı ile işlenmiş.
Bir diğer bölümde simsiyah katran gibi metal kafası oynayan bir tavuk gördüm altında ; “Meksika tavuğu” yazıyor. Meksika körfezindeki petrol platformunun doğaya olan zararını anlatıyor olmalı. Sanatçı duyarlılığı böyle bir şey işte.
Söz ile imge, kültür ile görsel medya, iktidar ile sosyal alışkanlıklar arsındaki yer değiştirmeyi ve köşe kapmacayı elli yıllık sanatının konusu haline getiren Burhan Doğançay,  Çerçeveli Duvarlar’la dikkat çekiyor. Çalışmalarının özünde esasen iktidarın yaşamlarımıza  dolanan kollarını duvarlar aracılığıyla teşhir eden bir dil üretiyor. Kelebekleri ve ilginç çalışma tekniğiyle Teksin Özgüz’ün eserleri nefisti.
Her yıl farklı bir ülkenin konuk olduğu Yeni Ufuklar bölümünde ise bu yıl İranlı sanatçılara yer vermişler.Öncelikle İran denilince 4000 yıllık kesintisiz bir uygarlıktan söz ediyoruz.Devrimden kaçanların önemli kavramsal bir altyapı oluşturduğu İran sanatı hakkında bilgilendirmek amacıyla fuar süresince Dialogues  dizisi konferans ve panel sunumları yapılıyordu.
C.İstanbul ayrıca yeni dalga çağdaş Suudi sanatının en önemli temsilcilerini bir araya getirmeye çalışmış. Bir bölümde İngiliz hanımlarla Londra muhabbeti yaptık.
Sanatçıların kimisi kadını, kimisi töreleri, kimisi siyaseti, kimisi  yaşamı yorumlamışlar. Şükran Moral, Mardin’in bir köyünden ; “evli-üç erkekli” performansını fotoğraf ve videolarla sunuyordu.
Bu yılın Çağdaş Sanata katkı ödülü, sanatın teorisinden uygulanmasına kadar her alanında varolan ve en son doğup büyüdüğü Bayburt’un Bayraktar Köyü’ne kurduğu Baksı Çağdaş Sanat Müzesi ile adından söz ettiren Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’a verilmiş.  Koçan’ın bugüne kadar aldığı sayısız ödülün yanında gençleri sanatla buluşturmak için sürdürdüğü çabaların ülkemizin yaşam kalitesine de katkı yaptığı belirtiliyor.
Sanat, sanatçı,üreticiler, beyin göçü geri döndüğü zaman ülkemizin değişeceği kuşkusuzdur.Geç kalınmış olsa da umarız kalıcı anılar-anıtlara yer bulunur.
Günümüz dünyasının en ağır dramlarından olan Mültecilik konusunu işleyen duvar büyüklüğündeki eserler Mehmet Günyeli  imzasını taşıyordu. Günyeli’nin minimal fotoğraf diliyle oluşan kareleri, kaçak göçmenleri taşıyan tekneleri,  çok farklı kültürleri ve adsızlığı  soyut bir anlatım diliyle belgeleyen fotoğraflarına Bejan Matur’un şiirleri eşlik ediyordu.
Herbiri kendi alanında hayranlık uyandıran eserlerin fotoğraflarını çektim ama bir tanesi beni çok etkiledi.  Bine yakın dolar (Money)tablolarıyla ünlü Amerikalı sanatçı  Tony King iki tane kocaman kağıt  1000 Türk lirası yapmış. Birinde Fatih Sultan Mehmet, diğerinde Atatürk resmi vardı. Adamlar ne çok okuyor, kültürleri  nasıl inceliyor bakar mısınız?Çünkü tarihimizde bu çok değerli iki kişi    ÇAĞ  açmışlardır.Çağlar her bin yılda açılır. Müthiş bir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder