İNSAN NASIL DEĞİŞMEZ

H.Çiçeksever — 29 Ocak 2012

 

Dünya sürekli dönüyor, yerinde duran hiçbir şey yok ve sürekli bir değişimin içindeyiz.. Bu değişime ve gelişmeye ayak uyduramadığımızda geri kalıyoruz. İnsanın değişmesi aynı zamanda mutluluğu  arınmış varlık olmak için çaba göstermesi ve bilgelik yolunda ilerlemesiyle elde edeceği kazanımlardır. Düşünmeyi harekete geçirmenin yolu ünlülerin fikirleriyle beslenmekten geçiyor:

“Ben beş yaşındayken annem her zaman bana mutluluğun her zaman hayatın anahtarı olduğunu  anlatırdı.Okula başladığım zaman  sınavda bana büyüyünce ne olmak istediğimi sorduklarında “mutlu olmak istiyorum yazdım. Onlar bana soruyu anlamadığımı söylediler ben de onlara, onların  hayatı anlamadığını söyledim.” John Lennon
Mutsuz, geleneksel, mahalle baskısı altındaki evliliklerin yarattığı sorunların ruhsal gelişime açık insanlar üzerindeki etkisini;  Necip Fazıl  “kadını var ama kadınsız”cümlesiyle özetlerken şöyle devam ediyor:
“Kadınlar ağaçtaki elma gibidir. En iyileri en üst dallarda bulunur. Erkeklerin çoğu düşüp incinmekten korktukları için üst dallara uzanmak istemezler. Onun yerine yere düşmüş çürükleri toplarlar, çünkü onları elde etmek daha kolaydır. Yukarıdaki elmalar ise kendilerinde ararlar suçu ve sorarlar, nerede hata yapıyorum diye. Aslında gerçekten hatasız ve muhteşemlerdir. Sadece doğru erkeğin ortaya çıkıp cesaretini ve yüreğini toparlayıp o üst dallara ulaşmasıdır bütün olay..”
Oktay Rıfat Horozcu ; “Zihin fukara olunca akıl ukala olur” demek gibi muhteşem bir tesbit yapmış.
Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
Boğazımda düğümleniyorsa lokma,
Buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa,
Alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
Yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
Denize bile iştahsız bakıyorsam,
Hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
Bu darağacı suratlı toplum!
Son sözümüz ise Neyzen’den; Yaşam üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama,
biraz duraksa, neler olup bittiğine anlam verme.
Mutlaka yanlış bir şey oldu ve düşüncelerin ile dileklerin aynı orantıda değildi ve varlığın ile buluşamadı.
… Sorun yok, sadece bekle.
Güneş doğacaktır, çimler yeşerecektir, çiçekler açacaktır,
rüzgar esecektir ve yağmur yağacaktır, zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur.
İzlemeye devam et, şahitlik güzeldir, hem olayın dışındasındır hem de içinde, o bir dengedir, o anlamlıdır, şahit ol, tanık ol, olan ile bütünleş, güzellik olanların içinden filizlenecektir; zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur !..
Hayat üç buçukla dört arasındadır… Ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın…”