11 Şubat 2013 Pazartesi

BRAHMA KUMARİS


H.Çiçeksever — 07 Nisan 2011
BRAHMA KUMARİS-1   H.Çiçeksever’den….
 
“Her bir düşüncenizin yaşam tuvalinizde bir fırça darbesi olmasına izin verin” diye çok hoş bir cümleyle başlıyor, ruhsal bir eğitmen, lider ve bir barış elçisi Jayanti.
Doğu’nun bilgeliği ve Batı’nın eğitim ve kültürünün bir mozaiği, doğal bilgeliği, nezaketi ve güçlü kişiliğiyle yüz binlerce kişiye ilham veren Jayanti, Brahma Kumaris Dünya Ruhsal Üniversitesi Avrupa Başkanı ve üniversitenin Birleşmiş Milletler, Cenevre’de temsilcisi olup, 70 ülkeden fazla yerde üniversitenin etkinliklerini koordine etmekteymiş.
Hayat ve zaman çok hızlı değişiyor, neler okuduğunuzu ve ne olmayı arzuladığınızı tekrar gözden geçirmek zorundayız.
Bugün Beyoğlu İstiklala Caddesinde yeni açılan Demirören Alışveriş Merkezini görmeye gitmiştim.Eski Saray Muhallebicisinin bulunduğu tarihi bina yıkılarak yapılmış. İstiklal caddesine çok yakışmış doğrusu.
Binayı gezerken,bir hanımla karşılaştım cumartesi günü toplantımız var diye davetiye sunuyordu. Nedir dedim; “Dünyamız Japonya depremi, tusunami ve arkasından nükleer patlamasıyla birlikte hızla yayılan bir tehlikenin içine girdi. Hayatımızı nasıl kurtaracağız, insanlara nasıl yardımcı olacağız, başımıza geldiğinde bakıp kalacak mıyız? Bütün spritüel dernekleri bir çatı altında toplamaya karar verdik. Bu toplantıda bir sonuca varmayı düşünüyoruz.” Dedi.Elindeki listeye baktım, oldukça uzun benzer dernek adları yer alıyordu.
Kısacası ülkemiz kaynıyor. Adına; “Düşünme Sanatı” dedikleri insanları bir biçimde atkisi altına alan  bu çalışmalar, grip mikrobu gibi beynimizi etkiliyor.
Peygamberimiz; “Düşünmek bin yıllık ibadetten hayırlıdır “diyor ve islamda “tefekkür” denilen bir uygulama vardır. Bilgi-beyin- düşünce gücü çağının bence en büyük tehlikesi burada saklı. Kendinizi hastalıklardan korumak için gözle görünmeyen mikroplara karşı nasıl tedbir alıyorsanız, etrafımızı saran, beyni cep telefonu gibi etkileyen bu düşünce sistemlerine karşı da korumak zorundayız.
Nasıl mı koruyacağız:
Son din olan İslamın hakikatini keşfederek. Mevlana ve Yunus’u sevgi-gönül mimarı olarak önder alarak. Atatürk’ü ise AKIL mimarı olarak yol gösterici görmek suretiyle öğreneceğiz, kendimizi eğiteceğiz, beynimizi sağlam bilgilerle dolduracağız ki korunabilelim. Çünkü kökü sağlam bir ağaç kolay kolay hiçbir rüzgarda yıkılmaz.
Maalesef hala insanlar başkalarının aklıyla yol alıyor.Düşünmek, öğrenmek zor geliyor dolayısıyla beyinler büyümüyor.Allah geri kalmışlık istemiyor.  Kendi merdivenlerimizi kendi adımlarımızla çıkmaya çalıştığımızda  yüce yaradanın sırlarına kavuşacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder