16 Mart 2015 Pazartesi

ÖZAY GÖNLÜM




NİNENİN MEKTUBU VE YAREN  ile hafızalarımızda yer alıyor… Çok değerli, kendi kökleriyle beslenmiş Denizli’li Saz sanatçımız Özay Gönlüm. Ege’nin bereketli topraklarının ruhunu müzikle dile getiren, sevdiren, yaşatan, hissettiren, saf halkın gönül dilinin tercümanı böyle bir sanatçı henüz  bir daha gelmedi. “ÖZAY GÖNLÜM” ismi de yaptıkları kadar derin anlam taşıyor. Nurlarda yat büyük üstad! "Yâren"ini yanına katıp 42 ülkede konserler veren, Özay Gönlüm, 1 Mart 2000 Çarşamba günü, birkaç gündür tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde gece yarısına doğru solunum yetmezliğinden vefat etti. Hiç kimsenin beklemediği bir anda neşeli simasını ve türkülerini sevenlerinin anılarında bırakan Gönlüm, Türk Halk Müziği repertuarına da derlediği 1000 kadar ezgiyi bırakmıştı.
1960’larda ülkemizde işsizlik nedeniyle dişlerine kadar kontrol edilerek Almanya’ya sağlıklı giden  insanımızın kendi ülkesinden hiç eğitim-kültür almadan Almanya’da karşılaştığı köksüz değişim ve bunun sonucundan doğan  büyük gurbet acılarının hikayesi bile Özay Gönlüm’ün dilinde tatlıya dönüyordu.
1965 yılında köy köy dolaşıp derlemeler yapmaya başladı. Özellikle Ege yöresinden kendi derlediği ve TRT repertuarına kazandırdığı yüzlerce türküden "Çöz de al Mustafa Ali", "Sobalarında kuru meşe", "Denizli'nin horozları", "Evlerinin önü bulgur kazanı", "Avşar Beyleri", "Cemilemin gezdiği dağlar meşeli", "Tepsi tepsi fındıklar", "Şu dağlar tepe tepe"yi bu dönemde plaklara okudu. Ama asıl satış rekorlarını "Ninenin Mektubu" plaklarıyla kırdı. Onlarca mektubu plaklara okudu. Denizli şivesi ile anlattığı bu hikayeler ve fıkralar çok sevildi. Saz çalıp söylemenin yanına şovmenlik ve taklit yeteneğini de katmıştı. 70'li yılların sonunda esprili kişiliği ve türkülerinin yanı sıra bağlama yapımcısı Cafer Açın'a yaptırdığı "yâren"i ile de ünlendi. Cura, bağlama ve çöğürü içeren bu sazla televizyon, radyo ve konserlerde şovlar yaptı. Derlediği türkülerden bazıları: Cemilemin gezdiği dağlar meşeli, Dam ardıne dolaştım, Elindedir bağlama, Et aldım elim yağlı, Gara gabak kökeni, Osmanım mendili saman sarısı, Şu dağlar tepe tepe, Zobalarında guru meşe yanıyor...akıllarda kalanlar..
Milletimizin manavi tapuları, halkın ruhunun tercümanları sanatçılar olması gelecek kuşaklara ne kalırdı! Geçmişin izi nerede bulunurdu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder