11 Nisan 2013 Perşembe

WHO ARE-YOU? BİZ KİMİZ?


                 "Sanatçı alnında ışığı ilk hisseden insan" olarak, Gazi Sansoy  İlayda Sanat galerisinde açtığı 7. Kişisel sergisinde iki dilden soruyor:  "Biz Kimiz? Who are-you?"
                Köylerden oluşan karmaşık metropol İstanbul’da insan soruyor, sorguluyor. Bugün kapımın önünde kurulan Sosyete Pazarını dolaştım, insan karmaşasına çeşitliğine dalarak dolaşıp durdum. Eve geldim çok sevdiğim komşumun cenazesi olduğunu öğrendim. Sevgili dostlarım Gül ve Ece Sadıklar, yalnız olmadığımı hissettiren güvenilir az bulunan insanlardan. Amcasının vafatı nedeniyle ikindi namazında Zincirlikuyu’da toplandık. Öğle üzeri bulutlu karanlık hava dağılmış ve güneş; mezardaki mermerlerle birlikte çiçekli ağaç  dallarına yüzünü  çevirmiş baharla bir uyanışı müjdelerken bir yolcu uğurluyordu. Cihangir’in çok sevilen doktorlarından 84 yaşındaki, Dahiliye Mütehassısı Dr. Fahri Dündar Sadıklar, sevenleri, ailesi ve akrabalarıyla birlikte çok nezih bir toplulukla son yolculuğuna uğurlanıyordu. İşte hayatın sonu; “altından ağaç, zümrütten yaprak, insanı doyuracak bir avuç toprak.”

Zincirlikuyu’dan ayrıldım Nişantaşı-Teşvikiye’de  1968 İstanbul doğumlu sanatçının sergisinin açılışına gittim. Sanatçı; Biz Kimiz? derken, konularını şöyle sıralamış; Yüzsüzler Serisi-Harem-Altın Boynuz.
Son yıllarda milletin bütün manevi değerlerini alt üst eden siyasi polemiklerden sonra milli kimliğimize gölge düşürülmüşken sanatçı duyarlı kimliğiyle nasıl sormasın ki; Biz Kimiz?
              
                          Batı resminin büyük ressamı Levni’nin minyatürlerinden yola çıkarak,tablolarında doğu-batı karışımı bir sirki andıran tüm bu insan figürleri karmaşasıyla neyi anlatmak istiyorsunuz, biz kimiz diye sordum? Ben Türküm sizi bilmem ama artık soracağız galiba, biz kimiz diye cevap verdi. Yüzsüzler bana çok şey anlatıyordu.
                Güncel kentsel dönüşümü anlatan devasa bir ebatta Fikirtepe’nin sonu tablosunun önünde resmini çektim.Olaylarla hem zıtlaşıyor, hem dertleniyor…Ataşehir’deki Mimar Sinan Camisiyle Sinan’ın kemiklerini sızlattılar, bunları gör de resimlerinde kullanma diyor. Doğrusu nedir diye soruyorum, benim gibi düşünüyor: “Biz Türklere özgü camileri ise gayet güzel formatlarla Selçuklular yapmışlar, Anadolu’nun pek çok yerinde dimdik ayaktalar” diyor.
                Her tablo çok yorucu ve detaylı bir çalışma ürünü olduğu kadar karşısında kitap okumak gibi bir zaman ayıracağınız  resimli anlatımıyla mimarimizi, siyaseti, yüzsüzleri, suçlu gördüğü her şeyi anlayana en ince datayına kadar   yorumladığını görüyorsunuz. 
                Son derece teferruatlı çizimleriyle konuşan, düşünen, düşündüren bir sergiydi. Ellerine, gönlüne sağlık, başarılar Gazi Sansoy!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder